20 Haziran 2010 Pazar

BENCE OYUNCAK



O benim oyuncağım...Aslında halk arasında bana anne, ona da çocuk diyorlar. Ama işin gerçeği o sahip ben köle...Hani doğum yapınca kapılara asılan süsler var ya, "prens geldi, hoşgeldin prenses" falan gibi, onlar jenerik falan değil. Ya da ben çok inandım bu şakaya, gerçekten prens geldi sanıp seriverdim kendimi ayaklarının altına....

Şikayetçi miyim? Hiiiiççç...

Aramıza katıldığında ben 29'dum, şimdi 35'im.....Onunla her sene başka eğlenceli geçiyor. Yapmak istediğim herşeye "mazeret" oldu, hayatımı güzelleştirdi, zenginleştirdi, algımı açtı, farkındalığımı arttırdı, neşeme neşe kattı....


O olmasa saçma dururdu yaptığım bir sürü şey, hatta yapamazdım bile....

O olmasa kumda kürek kovayla kumdan deniz kızı ve kaplumbağa yapamazdım.

O olmasa yüz boyasıyla kendimi bıyıklı korsan yapamazdım.

O olmasa balkondaki şişme havuzda yüzemezdim(!).

O olmasa wii'de rekorlar kırabilecek iyi bir nintendocu olamayabilirdim

O olmasa scooterım olmazdı, Nişantaşı'nda, Bebek'de herkes gibi yürüyor olurdum. Kuruçeşme'den Hisar'a scooterlarla gitmenin eğlencesini bilemezdim. Yurtdışındaki ,havaalanlarındaki uzun uzun yolları yürümek zorunda kalırdım.

O olmasa sabahın köründe Caddebostan'dan denize hiç giremezdim.

O olmasa gecenin bir körü hadi yüzelim dediğinde kalkıp havuza gitmeye üşenirdim.

O olmasa asansör çağırmanın " ASANNNSÖÖÖÖRRR" diye olabileceğini hiç düşünemezdim.

O olmasa çok uzun boylu ve şişman insanlara TRUVA ATI demeyi akıl edemezdim.

O olmasa metroda cebimde telsizlerle ajancılık kesin oynamazdım, gizli görevi asla tamamlayamazdım.

O olmasa trambolinde bacaklarım kopana kadar zıplayamazdım.

O olmasa tenis oynamaya başlamazdım.

O olmasa evin içine çadır kurup, vahşi hayvanlardan korunmaya çalışamazdım.

O olmasa başımda madenci lambasıyla yorganın altında saklı olan M&M madenlerini bulmaya çalışmazdım.

O olmasa wipe out'daki yumruk duvarı, varil ve diğer korkunçların taklitini yapıp , oyunu yatakta kurgulamaya çalışmazdım.

O olmasa pazara gidip bu nanedir, koklayalım, bu rokadır elleyelim bilgilendirmesi sonrası , yeşilliklerin karşısında koklayarak hangi yeşil hangisi oyunu oynayamazdım.

O olmasa yaptığımız resimleri ağaçlara asıp bütün yaz sitenin diğer çocuklarının da katıldığı sergi yapamazdım.

O olmasa yurtdışı gezi programlarımıza, Heide'nin evi, hayvanat bahçesi, su parkı, kaykay pisti, sihirbaz gösterisi, Lion King müzikali gibi renkleri dahil edemezdim.

O olmasa google search'ı bu kadar kullanamazdım.

O olmasa evdeki küçük masayı pencere kenarına çekip restorana gelmişiz, garson babamız, ahçı yardımcımız oyunu oynayamazdım

O olmasa "canım Nutella istedi ama gemide yemek istedi" sesini duymazlıkdan gelirdim, sırf nutella yemek için Beşiktaş-Üsküdar motoruna asla binmezdim.

O olmasa çocuk hikayelerini yeniden okuyup, çizgi filmleri yeniden seyredip hayatın aslında çok basit olduğunu hatırlayamazdım.

O olmasa akşamları oyun oynayıp resim yapmak, bayrak çalışıp ülkeleri dev haritamızda bulmaya çalışmak yerine dizi seyrediyor olabilirdim.

O olmasa yağmur yağdığında koca çizmeleri ve komik yağmurlukları giyip, su birikintilerinde zıplayamazdım.

O olmasa , hayatını standarta bağlamış, sadece sinemaya , konsere giden, tatil için güncel trendlere uyan, akşam nerdesin nerdeyim geyiği yapan, herkesle aynı giyinen, aynı konuşan bir insan olabilirdim.

Şu anda o olmasa nefes alamazdım....

Lolipop,ben de baban da seni çok seviyoruz. İyi ki bizimlesin.

Senden zevk almak dünyanın en büyük zevki....

Not: Bir arada neler yapamadığımızı paylaşırım tabii:)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder