6 Temmuz 2011 Çarşamba

benimle evlenir misin?

Evine, ailene, kuzu anne, baba ve kardeşine benim kadar düşkün bildiğim tek insansın. Sanırım ailesiyle ilişkisinde şakaların, kukaların, kahkahaların en fazla yeri olan tanıdığım da tek insansın sen… Bir mükemmel insansın bebeğim. Akşam okuduğunda bana yazdığın maili, kendi ağzından benimle ilgili yazdığın "benzer şeyleri" okuyacaksın. Düşünüyorum bu kadar dost, bu kadar abla, bu kada örnek kişilik başka kimi alıp da evlenirken yanıma şahit koyabilirim ki! Senden başkası olmaz dedim. İşte bu yüzden sana şu şarkıyı yolluyorum: "TEKLİF EDİYOOOORRUUUM, BENİMLE EVLENİRR MİİSSSİİİİEEN?" 


Aldığım en güzel tekliflerden biri....
Beni ağlattı, gurulandırdı...
Zeynoma teşekkür ederim. Ama sadece bu bölüm için değil, bu bölümün önündeki stratejiyle bezenmiş her paragraf için....

Annem küçükken beni hep korkuturdu. O kadar inatçı, o kadar insan seçer, o kadar hiçbişe beğenmez bir insansın ki, bi gün hiç arkadaşın olmayacak derdi. Umrumda değil gibi davranırdım ama içten içe tırsardım.

Armutun sapın, üzümün çöpü, balığın kılçığı, gülün dikeni,kocanın can olanı, çocuğun cool'u, kızların utanç verici giyinmeyeni, erkeklerin komiği, arkadaşın eğlencelisi, öğretmenin kokmayanı, astın neşelisi, üstün egosuzu, fotokopiçinin hızlısı, dişçinin hafif ellisi, denizin yosunsuzu, ekranın parmak izsizi falan derken har vurup harman savurdum.

Kaybettiğim çok şey oldu. Beni o an üzdü ama hasar bırakmadı.
Kazandığım az şey oldu. Beni o an, şu an ve her an sevindirdi.

Bir kitapta gördüm, kendi değerlerini belirlemekle ilgili bir egzersiz...Sen yok olduktan sonra arkandan ne demelerini istersin, peki ne diyecekler. İstediğin şeyleri duymak için ne yapman gerek. Ben bunu özel hayatımda hiiç yapmadım ama hep başardım. Darısı iş hayatımın başına....

EEE niye havayı ağırlaştırdım panpişler?
Masa örtüsü kıyafetli Zeynom'dan gelen evlenme teklifi nedeniyle....
O teklifin önündeki maili nedeniyle...
Zeynom, teşekkür...
O gerçek, bi daha okumadan send ettiğin, içinden çıkan herşey bana çok iyi geldi.
Olmak istediğim kişi olduğumu gösterdi.
Yıldızlı Can'la pırıl pırıl bir hayatınız olsun.
Eviniz hep kek, kurabiye , mutluluk koksun.
Etafınız sevdiğiniz insanlarla dolsun.
Yaşlılığınız en az şimdiki kadar mutlu ve dahası hızırlu olsun.

eb









17 Ağustos 2010 Salı

YÜZMENİN BEDELİ

5 yıldır uğraştığım bir projede finale ulaştığımı duyurmaktan gurur duyarım...

Hiç yılmadım, gece gündüz, kar yağmur, aldım bademi havuza götürdüm.
O yüzmek istemedi, ben hamama götürdüm
O yüzmek istemedi, ben yüzdüm o seyretti
O yüzmek istemedi baloncuk oyunu oynuyoruz diye karnım şişene kadar havuzun suyunu yuttum
O yüzmek istemedi, dipten oyuncak çıkaracağız oyunu oynadım gözlerim kan torbası olana kadar
O istemedikçe ben konuya her yerden yaklaşmaya çalıştım. Bu arada da bu olaya iş dünyasında artık HOLISTIC diyoruz.Yani olaya bayaa bi holistic yaklaştım.....
Dışarıdan destek aldım, arkadaşıyla yüzme aktiviteleri planladım, su fışkırtan yüzme tahtaları ithal ettirdim, yapmadığımı bırakmadım.
Sonunda başardım....
Yüzüyor.
Suyun üzerinde durmayı başardı.
Dibe dalıp attığım oyuncakları toplayabiliyor, hem de bi dalışta 2 tane...

5 sene işten çıktım havuza gittim, kar kış yüzdüm ama finalde çektiğim zorluğu hiçbirinde çekmedim.

Badem o kadar komik yüzüyor ki, suyun altında kendisini seyretmek, en büyük ratingleri alan dizileri, en çok tıklanan videoları, en çok gişe yapan filmleri seyretmekten daha zevkli.
O yüzüyor ben dalgıç göözlüklerimle yüksekligi max 1 metre olan bölümde dibe dalıp onu seyretmeye çalışıyorum. Bi de dipteyken yukarıyı, onun yüzünü, balık olmuş ağzını görmek için her şekli deneyip, sırt üstü yatar halde durmaya çalışıyorum.
Herşeyi gördüm, ellerini kollarını heyecanla sallayışını, senkron hareketler serisine kafasını da dahil edip, kafasını da öne arkaya iterek ilerlemeye çalıştığını, ara sıra gözünü açıp etrafta ne var diye bakıp tekrar gözünü kapamasını, kollarını direksiyon gibi yapıp, yönünü değiştirmeye çalışmasını....
Ama kulağıma su kaçtı.
Bugün 4. gün ve hala deniz kabuğunun içinde yaşıyorum durumum var.
Bademin yüzmeyi öğrenmesinin bedeli, benim kısmi sağır olmammış.

Değer be bademcik.Öderim ben bu bedeli. Gördüklerim yeter bana. Su altında buruşmuş parmaklarını , gayretini hırsını görmek yetti bana..Kulaklarım değil herşeyim feda olsun sana.

seninle yine gurur duyuyorum:)
mom

26 Temmuz 2010 Pazartesi

O PİTİ PİTİ KARAMELA SEPETİ

Onun adı PİTİ. Kedi değil.

Benim için hala çok küçük ama kendisi hiç minik değil.

Kocaman dişleri var;  evde beslediğimiz bir evcil dost da değil.

O benim. Annem benim için yaptı onu. Annemin benim için yaptığı en güzel şey, en iyi arkadaşım, en iyi dinleyicim, en büyük desteğim, benim canım içi , bademimin yarım annesi, elim kolum herşeyim o benim; kızkardeşim PİTİm.

Adını babam koydu. Küçükken piti piti kızım dedi, sonra Piti diye çağırdı, büyüdüğünde adı Piti oldu.
Piti bizde, Piti çıktı mı, Piticim bi yardım isteyecegim, Pitim mi alacak beni? Piti işte...İsmi böyle kaldı.

Piti benden 8 yaş küçük. Ama 5 yaşından beri benim en şahane koruyucum. Nelerden kurtardı beni, neleri idare etti, neleri sakladı, nasıl ötmedi, ben nasıl güvendim ona, o nasıl korudu beni?

Bu torbanın içinde içki olduğunu anneme söyleme, ben çıkıyorum annem ararsa uyudu de, yemezse bi dakika veriyorum de, ben gibi konuş....Patladım Piti, bu sefer gerçekten patladım, gel beni kurtar, biz sinemaya gitsek sen badem'e bakarsın di mi?  Piti'ye bunları hiç söylemedim ama o hepsini ben söylemeden yaptı. Nasıl olsa o bi şekil idare eder beni diye ben ne istersem yaptım hep.

Ben de Piti'nin hayatını çok kolaylaştırdım. Ondan 8 sene önce herşeyi yaşadığım, olabilecek en kabus evlat olduğum için, Piti hep iyi bir çocuk, iyi huylu bir genç oldu. Ben sayko olduğum için, o hep yufka yürekli hep yumuşacık oldu. Ben annemi en kötü veli toplantıları konusunda çok iyi eğittim, Piti'nin veli toplantısı annem için beginner level oldu veli toplantısı sonrası yatağa çapraz atlamadı, hatta normal hayatına devam edecek kadar metanetli oldu. Annem, bütün hırs egolarını bende harcadı, ona birşey kalmadı. Ben annemin zihnini meşgul edecek gündemleri fazlasıyla oluşturduğum için, o serbest kaldı.

Çok şey öğrettim ben bu Piti'ye....
Mayonezle tanıştırdım onu, gece kalkıp yemek yemeyi öğrettim, ekmek arası mayonez ve kaşar peynirle nasıl patates olunur onu öğrettim. Nutella'yı sevdirdim ona, gece kaşık kaşık Nutella yemeyi, üzerine bir şişe Coca Cola içmeyi öğrettim. Dolaplarını asla düzeltmeyerek annemi delirtmeyi öğrettim, evden çıkarken ne derse annemin hiçbirşey demeyeceğini öğrettim, blöf yapıyor yeme, eski numara dedim. 

Ödevlerini yaptım, A aldırdım, hava attırdım, ammmannnn be boşver demeyi öğrettim. Haklarını hatırlattım, korkma dedim, hiçbirşey de olmaz, yiyorsa yapsın dedim, canı ne istiyorsa yapsın diye onu hep destekledim.

Pitim benim herşeyim, canım kardeşim. Annemim küçük ama büyük kızı, babamın badem'den önceki tek oyuncağı...

İyi ki doğmuşsun, iyi ki kardeşim olmuşsun, iyi ki benim olmuşsun.

mutlu yıllar kuzum, sıra bende....benden ne zaman ne istersen iste....Yakınlarımdan hiç gitme...

seni çok seviyorum
ooopotiton








Eşekliğim baki..Hediye diye bunu yutturmaya çalışmayacağım. Bir dahaki yaşgünün asla unutmamak üzere alarmı kurdum.  2+6=8  Fromulü biliyorum. Bugün kurumsal hayatın kurbanı oldum. Kurumsal beni ilk defa yendi.

23 Temmuz 2010 Cuma

KONU: Bİ SİRKİNİP KENDİNE GELME

Hani ben saçı dışa dışa fönlülerden diildim?
Hani ben benim bademim seçimlerini kendi yapar, ben onu zorlayamam diyenlerdendim?
Hani ben istediği saatte yatar, istediği saatte kalkar, o kendi ayarını kendi yapar diyenlerdendim?

Nooolduuuu?
Yüzme gösterisinde en yüzemeyen benim bademdi, eğitmen apla elini çekince dibe batış alameti gösterdi, digerleri cambur cumburdu diye mi bozuldu moraller.....

Bi sakin olmam lazım. Bi çocuk da herşeyi yapamaz ki? O da tenis oynuyor (Bak bak yine bozuyorum kendimi.....)Sevdiği şeyleri yapıyor, onlarda başarılı.

Orada bana, "yüzse iyi olur, tatilden zevk alır" dediklerinde; "eeee.... o deniz tatilini alternatif bulmuyor, tatil diyince daha farklı şeyler yapmayı seviyor" demek istemem , neyin alametifarikası acaba? Ezik mi olmuşum biraz?

Hooop toparlan ton ton...

Komikti...Hepsi yüzerken, badem, bitse de gitsek , evde sevdiğimiz bildiğimiz konulara girsek duruşunu sergiliyor, görevinin bitmesini bekliyordu. Basın mensupları şeklinde ellerinde kameralar ve fotoğraf makineleri olan bir grup insanın önünde, mayo-bone ve kurbağa gözlüklerle çıkmak biraz sinirini bozmuştur onun. Maymun muyuz be? Altı üstü suya atlayıp, dipten yukarı çıkmayı başarıp, sonra da en yakın kenara yüzmeliyiz. Bunun için bu kadar kalabalık niye? Sanki çok ünlü bir Hollywood starı çıplak denize giriyor, biz basın mensupları da olayı görüntülemenin heyecanı ile birbirimizi itiyoruz.

Bu arada yıldızlar gerçekten süperdi. Her biri çok güldürdü beni;
Boneyi kafaya takarken gözleri Japon olanlar,
Yüzerken "kafanı suya sok" uyarısıyla olduğu yerde durup, dalıp, çıkıp, yüzmeye devam edenler,
Yüzücü atlayışı yapıyorum diye, bi hırsla göbeğinin üzerine patlayanlar,
Normal bir atlayış yapmaya çalışırken, yanlışlıkla takla atarak atlayıp, sonrasında kendi hareketine geçirdiği şok nedeniyle havuzun suyunun hatrı sayılı bir bölümünü içenler

Bu işi de gayet ciddiye alarak, görevleri tamamladık.

Onu bunu bırakiim de, ben şimdi nasıl bir aksiyon almalıyım?
Bırakiim hiç yüzmesin mi?
Yoksa en azından suyun üzerinde durabilecek hale gelmesi için baskı mi yapiim?

Sonra bana der mi, senin yüzünden yüzemiyorum diye?
Yoksa, baskıcı kadın hayatımı daralltı, yüzmeyi sevmezdim nefret ettirdi mi der?
Bi taraftan analık görevleri, bi taraftan kendiminkine benzeyen bir hayat hikayesi....

Seçemiyorum.
Biraz düşünücem, direk kişiliği etkiler, macro bir karar...

13 Temmuz 2010 Salı

AAAAAAA BAYAA KISA BOYLUYMUŞUM

Bugün anladım çok kısa boylu olduğumu.
Bunca yıldır normalim sanıyordum ben. Hiç birşey acayip gelmiyordu bana. Hatta bazı insanların bi abartı iri olduğunu bile düşünüyordum; kendine güven buymuş sanırım.

Saçlarımı çok kısa kestirdim yine, o nedenle birkaç kızsal öğe barındırmak istedim üzerimde....Bugün 10cm fazlalıkla takıldım hayata. Her yeni şeye hemen alıştığım gibi, buna da alışıverdim. Öyle zorlanma falan yok. Gayet de rahat yürüdüm. Sadece buradan düşersem kötü olur korkusu vardı minik minik içimde. Özellikle merdiven basamaklarında biraz tedirgin davranmış olabilirim.Ama genel olarak kendime 10 üzerinden 8 veririm.

Bugünkü dünyamı paylaşmak istiyorum:
  • Fotokopi makinasından çıkış almaya gittiğimde, hiç eğilmediğim kadar çok eğilmek zorunda kaldım, ilk defada isabet ettiremedim.
  • Şirket mutfağındaki dolaptan bardak almak için kapağı açtığımda, en arkadaki bardakları gördüm
  • Boyu ne uzun ne de kısa olarak tanımlayacağım bir arkadaşımın kısa boylu oldugunu düşündüm (ama yeni halimle benle aynıydı)
  • Şirketteki en uzun kızlardan biriyle ayakta konuşurken, gerçek göz kontağı kurdum, tipi bi değişik geldi. Kesinlikle onu ilk defa bu açıdan gördüm.
  • Elimi yıkarken normalde gömleğim ıslanırken, bugün eteğimin bel kısmı ıslandı.
  • Sanki çapraz çantamın ayarı da bozulmuş biraz kısalmış gibiydi ama abartmadım, ayarı değiştirmedim.
  • Ama sandalyemin ayarını değiştirdim:)



Demek ki neymiş, istesem uzun boylu olabiliyormusum, istesem üzerimde gayet  kızsal öğe de taşıyabiliyormuşum. Ama bunu bazı günler kıyafet balosu şenliği kıvamında yapmayı tercih edenlerdenim ben.
Konforlu hayatımdan vazgeçmeye değecek bir kazancım olmadı bugün +10cm'le.
Hatta konforumu bozdu.
Kahve almaya gitmeye üşendim, bu topuklarla o kadar yol yürüyemem diye; demek ki neymiş topuklu ayakkabı hareketsiz bırakır, kilo aldırırmış, formumu da sneaker'a, babete borçluymuşum meğer.

Ara sıra bunu yapmak lazım. Hayata bi başka bakmak lazım. Elimizdekilerin değerini anlamak için biraz zor şartta yaşamak lazım.

Bugünden yarına ne kalacak dersek, ben meğerse cüceymişim kalacak.
Yarın, yeni hayatımın ilk günü olacak, kısa boylu olduğumun farkına vardığım ilk gün. Kısa boylu göründüğümü kabul ettiğim ilk gün.

Olsun badem oğlum var benim. Hala benden çok kısa. Onun yanında hala uzunum. Akşamları süt içmesini engellersem bi 6 sene daha kazanabilirim.
En geç 6 sene sonra balkondaki şişme havuza tek başıma girmek zorunda kalacağımı biliyorum, yok yok hiç üzülmüyorum.Gerekirse 1 tane daha doğururum.

9 Temmuz 2010 Cuma

SÜMÜKLÜ BÖCEK VS ÇILGIN PARMAKLAR

Anneyim ama  bireyim demiştim di mi?  Benim de insan hislerim, duygu ve düşüncelerim var.
Onlara da bi  Merhaba.....


Günün, hafta sonuna kadar uzayacak anlam ve önemini hiçe sayamadım ve yağmurlu gün felaketini paylaşmak istedim. Önümüzdeki 2 günde de bu yağış devam edeceği için herkesin önlem almasını mümkünse yere bakmadan yürümesini önereceğim.

Yazın yağmurlu günlerini seven bir ailenin yavrusuyum ben. Kendi aileme de sevdirdiğimden bahsetmiştim. Yağmurluk, çizme, şemsiye ekipmanları ile sokak oyunlarını severiz.

Diğer yandan yaz aylarında ortaya çıkan, güzel çirkin ayrımsız parmakçıklar beni yazdan soğutan derin bir fobi. Özellikle boyu 38+ olanlar korku tüneli....Güzel olanlarına bi diyeceğim yok ama çirkinler klübelerinden çıkmazsa çok memnun olurum.

Özellikle, "topuklu , önü bolca açık, cheapppp, tarzsız ayakkabı, çirkin parmak, pantonesi özel seçilmiş oje" birleşimi sırf bu nedenle karldırılmalı. Kurunun yanında yaşı da yakmamak için gördüğünüz gibi bütün çirkinlikleri barıdıranlar yok olsunlar diliyorum. Hani bu değişkenlerden biri güzel olursa yine kabullenebiliyorum durumu. Lafım, hepsinde başarısızlık oranı tavana vurmuş olanlar.

Missss gibi yaz yağmuru yağmış, etraf tertemiz toprak ve çimen kokuyor. Havuza denize nasıl olsa gidemiyorum dediğin bir iş günü yağmurlu olunca mutlu mutlu evden çıkmışım. Yerdeki sümüklü böceklere , solucanlara dikkat ede ede işe gidiyorum. Aman evlerine basmayalım, homeless olmasın sümüklüler, aman soluncanı ikiye bölüp mitoza bağlayıp üremelerine neden olmayalım düşüncesinde yere baka baka yürüyorum.

Tataaaaa....Kalabalığa karışmamla gözüme gözüme girmeye başladılar.
O oje renklerini alana değil, üretene kızmak lazım...
Hadi onların ticari kaygısı var ürettiler, siz de hiç mi zevk yok canlar?
Madem en sevdiğin renk, niye o güzel parmaklarında değerlendiriyorsun; t-shirt al, şort al, şapka al o renk. Gözüme girsin diye mi boyanıyor bunlar?

Hadi diyelim güzelleri boyadınız süslediniz, yokuş aşağı durmak zorunda mısınız?
Zemin kaygan, pütürcüklü...
Yokuşun önü uçurum....
Yağmur yağmış, kaygan ve yokuş zemin iyice riskli olmuş
Hepsi sokaklara dökülüyor o güzel renklerle....
Ayakkabılar kadraja girmiyor,  yolda yürüyen güzel güzel süslü parmaklar var etrafta....

Olmasın bunlar.
Herkes evine...
Sümüklü böcekler kutucuklarına
Çirkin parmaklar ayakkabılarına.....

Konuyu, yaz yağmurunun huzurunu yaşatmayan herkese armağan ediyorum....

8 Temmuz 2010 Perşembe

ANNE-ÇOCUK DİYALOGLAR 1

*1*
Çocuk: Annneeee ingiltere ve oustralyanın bayrakları neden aynı gibi?
Anne: Eskiden avusturalya, İngiltere'ninmiş. Yani İngiltere'nin sömürgesiymiş. Sonra kendi başına bir ülke olunca bayrağını da İngiltere'nin bayrağına benzetmiş.
Çocuk: Hmmmm oustralya kömürge yani....


*2*
Anne: Seni sandöviç yapıcam, ekmek arası çocuk olacaksın, sonra da yiyeceğim.
Çocuk: Ben sadöüç değilim.
Anne: Sandöviçsin işte.....
Çocuk: Hayır, ben sandöbirim.



*3*
Çocuk: Annnnnneeee bana muz getir, annnnneeeee bana domuz getir.
Anne:?????


*4*
Çocuk: McQueen Sally'ye aşık.
Anne: Aşk ne ki?
Çocuk: Hep yanında olmak istemek


*5*
Öğretmen: Kaç yaşındasın?
Çocuk: 4
Öğretmen: Evde kaç kişi yaşıyorsunuz?
Çocuk: 4
Öğretmen: Kimler var?
Çocuk: Annem, babam, bakıcım , ben
Öğretmen: Atatürk bizim için ne yaptı?
Çocuk: Bize cumhuriyeti armağan etti.
Öğretmen: Atatürk yaşasaydı ne isterdi?
Çocuk: Kırmızı bi Ferrari.


*6*
Çocuk: Anne sen ten rengi misin?
Anne: Evet
Çocuk: Ben ne rengim?
Anne: Sen de ten rengisin.
Çocuk: Peki miss Nina ne renk?
Anne: O da...
Çocuk: Ama o zinci.
Anne: ?


*7*
Çocuk: İngiltere'de nece konuşuyorlar
Anne: İngilizce
Çocuk: Fransa?
Anne: Fransızca
Çocuk: İtalya?
Anne: İtalyanca
Çocuk: Alaçatıda Alaçatıca mı konuşuyorlar?
Anne: Yooo, orası Türkiye, orada da Türkçe konuşuluyor.
Çocuk: Ama oraya da uçakla gittik


*8*
2 metrelik bir adamı göstererek;
Çocuk: Anne, bu adam Truva atı mı?
Anne: Neden?
Çocuk: Altından kapı açılıp  içinden bir sürü asker mi çıkacak?


*9*
Baba: Süper; Q7'yi aldık.
Çocuk: Q7 ne?
Baba: Beşiktaş'a aldığımız yeni futbolcu.
Çocuk: Futbolcu bi insan değil mi?
Baba: Eveeet
Çocuk: İnsan parayla alınır mı ki?


*10*
Çocuk balkonun kenarında bir sandayaden yan dairenin balkonuna bakmaya çalışıyor:
Anne: Napıyorsun kuzu?
Çocuk: Komşuları seyrediyorum; bana çilek de getirir misin?
Anne: Kuzu, ayıp bişe bu, gel hadi boşver
Çocuk: Neden? Ben çok seviyorum. Bi de merak ediyorum ne yaptıklarını.
Oraya gidebilir miyim anne?
Anne: ?????